Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Finansal Krizler ve Türkiye' kitabını okudunuz mu
    Güven Sak, Dr. 10 Aralık 2009
    Okumakta fayda var. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir finansal kriz olarak başlayan 2008 krizi, bizim buraya bir reel sektör krizi olarak geldi. Suyun öte yanında başlayan kasırga, aheste aheste bizim kıyılarımıza kadar ulaştı. Biz öyle "Acep bu ne ola ki?" diye bakar ve uzaktan kasırgaları izlemekten kaynaklanan engin deneyimimizle "Canım, ille de üstümüze gelecek değil ya, teğet de geçebilir" diye ıslık çalarken fırtınaya yakalandık. Yakalandığımız fırtına, alıştığımız krizlere benzemiyordu. Peki ama bizim alıştığımız krizler nasıldı? Bunun farkı nereden kaynaklanıyordu? Bu krize karşı yapabileceklerimizi yaptık mı? Yapabilecek olup da yap(a)madıklarımız nelerdi? Bundan sonra bizi neler bekleyebilir? Bu tür soruların cevapları Fatih Özatay'ın "Finansal Krizler ve Türkiye" b [Devamı]
    Demir pirinç çanağının peşinde bu kez bir milyon kişi vardı
    Güven Sak, Dr. 05 Aralık 2009
    Hadi daha kesin söyleyelim. Geçen pazar Çin'de kamu personeli sınavlarına tam 1 milyon 40 bin kişi katıldı. 2010 programına göre yaklaşık 15 bin kişi işe alınacaktı. Ama sınava tam bir milyon kırk bin kişi katıldı. Bu amaçla 44 ayrı merkezde sınav düzenlendi. Geçen yıl aynı sınava Çin genelinde 770 bin kişi başvurmuştu. 2009 yılında boş kadro sayısı 13 bin 500 civarındaydı. Doğrusu ya ben sınavdan İngiliz The Guardian gazetesinin orta sayfa fotoğrafı sayesinde haberdar oldum. Ve birden merakıma mucip oldu. Bizim buralarda, malum daha önemli işlerimiz var, birbirimizi yemekten etrafa bakmaya fırsatımız olmuyor. Başbakandan başlayarak, herkesin komşusu ile büyük bir şevkle kavga ettiği bir ortamda, haliyle, böyle konular gazetelerin de ilgisini çekmiyor. Olsun, benim ilgimi çekiyo [Devamı]
    Yoksa Dubai W ile mi yazılıdır
    Güven Sak, Dr. 03 Aralık 2009
    Dubai'yi gördünüz mü? Görenler ne kadar gerçek dışı göründüğünü bilirler. Bir nevi Disneyland işte. Aslı yok ortada, hep taklidi var. En azından bende yarattığı izlenim budur. 2008 krizi öncesi likidite bolluğu Dubai'de de bir gayrimenkul çılgınlığına yol açmıştı. O koca koca binalar işte o arada dikilivermişti. Dubai adı verilen çakma kent işte o arada çölden yükselivermişti. İşler borç para ile yürüyordu o devirde. Bir lira ile yüz liralık iş çevrilebiliyordu. Alınanı geri verme zamanı krizle birlikte geldi. Arife günü Dubai'de işleri yürüten kamu şirketi Dubai World tahvil alacaklılarından altı aylık süre istedi. Altı aylık süre demek, oturup borçları yeniden yapılandırma çağrısı yapmak demek esasında. Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, "Dubai, bizi 'doğrudan' etkilemez" d [Devamı]
    Türkiye'ye hiç dikkatle baktınız mı
    Güven Sak, Dr. 26 Kasım 2009
    Günlük hayhuy içinde gözlerden kaçıyor olabilir. Kaçmamalıdır. İktidar kavgasının şiddeti perdeliyor olabilir. Perdelememelidir. Seçime odaklı karamsar tartışma ortamı sizi mutsuz ediyor olabilir. Mutsuz etmemelidir. Siyaset, tarihin yalnızca karanlık sayfalarla dolu olduğu zannını yaratmanın bu günlerde son derece faydalı olduğunu düşünüyor olabilir. Bakın bu bütünüyle doğru değildir. Bunun en güzel göstergesi Türkiye'nin birikimidir: Türkiye kendi bölgesinde bir tanedir. Kendi bölgesindeki bütün ülkelerden daha farklıdır. Son günlerde siz hiç Türkiye'ye dikkatle baktınız mı? Bayram arefesinde gelin birlikte bir bakalım. Hiç değilse bayrama moralimiz biraz daha yüksek girelim. Türkiye, bölgesinde bir tanedir. Ben Türkiye'nin bölgesinde bir tane olduğunu, 2003 yılında Irak'ın ba [Devamı]
    S. Arabistan neden Roma'daki Dünya Gıda Zirvesi'ni finanse etti
    Güven Sak, Dr. 21 Kasım 2009
    Bu haftanın başında, FAO (Uluslararası Gıda Örgütü), Roma'da Dünya Gıda Zirvesi'ni topladı. Haberlere göre toplantı pek başarılı değildi. Zaman kaybı olarak niteleniyordu. Gelişmiş ülkeler, dünyada açlıkla mücadele için somut bir program açıklamadılar. Açlığın kökünün kazınması için mutat "politikacı" açıklamaları yapıldı. Geçen gün, İngiliz The Economist dergisi, gıda güvenliğiyle ilgili bir yazıya Amerika'nın eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'dan bir alıntı ile başlıyordu: 1974 yılında düzenlenen ilk Dünya Gıda Zirvesi toplantısına katılan Kissinger, "On yıl sonra gece aç uyumak zorunda kalan çocuk kalmayacak" demişti. Sene 2009, aç insanların sayısı 100 milyon daha artarak bir milyarı aşıyordu. Dikkat ettiniz mi? Sayın Başbakanımız da bu son zirve toplantısındaydı. Zaman [Devamı]
    Hiçbir yangın sonsuza dek sürmez
    Güven Sak, Dr. 17 Kasım 2009
    Geldiğimiz noktada içinde bulunduğumuz iktisadi durgunluk ortamı ile ilgili bir durum tespitinde fayda var. Bugünlerin münazara konusu nedir? Şudur: Bugünlerde mavi yer küremizin her tarafına dalga dalga yayılmakta olan iktisadi toparlanma sinyalleri kendi başına mı olmuştur, yoksa hükümetlerin aldıkları tedbirler etkili olmuş mudur? Ne dersiniz hangisi doğrudur? Kabul edelim ki, bu soru, Türkiye için başlıbaşına önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye bu iktisadi kriz esnasında dişe dokunur bir tedbir almamış ülkeler listesinde ön sıralardadır. Yoksa hükümetimiz doğruyu mu yapmıştır? Hayır, elbette hayır. Gelin bakın, bu soruya neden "hayır" cevabı verilmelidir. Merak edenleri aşağıya bekleriz. Her kriz aslında bir yangına benzetilebilir. Aynı yangınlarda olduğu gibi, her kriz ikti [Devamı]
    Tayvan da yabancı kaynak girişini zorlaştırma kararı aldı
    Güven Sak, Dr. 14 Kasım 2009
    Şimdi ne yapacağız? "İlki kendi başına öylesine bir hadisedir, ikincisi olsa olsa rastlantıdır, üçüncüsü de olursa ortada bir eğilim vardır" (One is a blip, second is a coincidence, third is a trend) prensibi uyarınca ne olup bittiği hakkında hüküm vermek için benzer bir üçüncü hadiseyi mi bekleyeceğiz? Yoksa ortadaki süreci ciddiye almaya başlayacak mıyız? Sermaye kontrolleri dün kötüydü. Ama bakın bu günlerde göze hiç de kötü görünmüyor. Küresel sistemimizin bekçisi IMF'den hâlâ bir kınama mesajı gelmediğinin fakında mısınız? Herhalde onlar da düşünüyorlar daha. Ne oluyor? Neden böyle oluyor? Bu eylemlerin ardındaki mesaj nedir? Merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Tayvan, 10 Kasım günü, vadeli mevduata park eden yabancı kaynaklı fonlara engel getirdi. Bugüne kadar, yaban [Devamı]
    Yoksa Tayyip Bey o kadar da haksız değil mi?
    Güven Sak, Dr. 10 Kasım 2009
    Bugünlerde Asya ekonomilerine bakıyor musunuz? Gayet iyi bir performans sergiliyorlar. Asya ekonomileri, ihracatın önemli olduğu ekonomiler. İşe bakın ki dünya ticareti öyle parmak ısırtacak bir düzelme eğilimi içinde görünmüyor. Bu durumda, Asya ekonomilerinin sergilediği performans iyi olunca, insan haliyle "Ne oluyor?" diye merak ediyor. Orada olup da burada olmayan ne olabilir? Yoksa orada şirketlerin zulaları buradakilerden daha mı geniştir? Sahi, Sayın Başbakanımızın aklımıza koyduğu şu şirketlerin zulaları muhabbeti ne anlama gelmektedir? Yoksa Tayyip Bey o kadar da haksız değil midir? Acaba şirketlerimizin zulaları ne âlemdedir? Soruları arka arkaya sorunca bakın nereye gidiyoruz? Merak edenleri aşağıya bekleriz, efendim. Asya ekonomileri toparlanma sürecinde başarılı [Devamı]
    Koca koca şehirleri neden öyle bırakıp gidiverirler?
    Güven Sak, Dr. 07 Kasım 2009
    Haber, geçenlerde Radikal gazetesindeydi. Başlık şöyleydi: "Eski Mısır kadar gelişmiş bir uygarlıktı, 3600 yıl önce yok oldular". Bundan sonra Güney Amerika'nın en eski uygarlığının merkezi olan Caral-Supe medeniyetinin kaderi anlatılıyordu. Caral-Supe, 5000 yıl öncesine aitti, Eski Mısır'la yaşıttı. Bu hesaba göre dünyanın ilk küçülen kenti mi oluyor acaba? Aynı 1950 yılından beri Amerika'nın Detroit kentinin yarı yarıya küçülmüş olduğu gibi. Hiç düşündünüz mü? Koca koca şehirleri neden öyle bırakıp gidiverirler? Mesele galiba iklim değişikliği ile yakından alakalı. Müsaadenizle bugün önce hızla bir Teotihuacan kentinin akıbetine bakalım. Sonra da konuyu iklim değişikliği ve çevreye bir bağlayalım. Ben, Caral-Supe'yi görmedim. Ama bakınız bundan birkaç yıl önce Mexico City yak [Devamı]
    Yeni bir Demirbank hadisesini kim ister?
    Güven Sak, Dr. 05 Kasım 2009
    Bu aralar bir de Demirbank hadisesi istemeyiz herhalde. Siz ister misiniz? İstemezsiniz. Kimse istemez. Son günlerde "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bilançosundaki banka kurtarma kağıtları (DİBS)'nı ne yapalım?" tartışmasının bize sordurması gereken soru tam da bu başlıkta yer alan sorudur. "Hazine dostu merkez bankası" politikasının bizi götüreceği yer en sonunda Demirbank hadisesidir. 2001 yılında banka bilançolarının infilak etmesinin nedeni de Demirbank hadisesidir. Bu yol hayırlı bir yol değildir. Gelin bakın ortadaki mesele nedir? 2001 krizinden çıkışta Türkiye'nin attığı adımların esası banka kurtarma operasyonu değildir. Bankalar için getirilen ve titizlikle uygulamaya konulan yeni kurallar da işin esasını teşkil etmemektedir. Aynı biçimde, uygulamaya konulan [Devamı]