Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Neleri unuttuğumuzun farkında mısınız
    Güven Sak, Dr. 14 Ocak 2010
    Sayın Başbakan, daha evvelki gün Rusya'ya giderken, yine aynı şeyi söyledi: "Haydi yine iyisiniz, iyisiniz, dipçik gibisiniz, maşallah" dedi. Sonra da dün akşam yediği dayaktan sonra şişen yüzüne gözüne "Vah, vah!" diye bakanlara "Siz asıl ötekini bir görün!" diyen kavgaperest gibi yine "Bir de ötekilerin halini görseniz!" diye ekledi. Hayır, "Artık internet var, vallahi biz anında oralarda neler olduğunu izleyebiliyoruz" da denmiyor ki koskocaman Başbakan'a şimdi. Kapısında savcısı var, şusu, busu var. Neme lazım değil mi efendim? Bugün, biz en iyisi, bu "siyasi" ("siyasi", yani, doğru olmayan) tespite ilişkin boşuna satır israf etmeyelim, gelin araya giren bu küresel kriz ortamında güme giden meselelerimize bir bakalım. Hem akıl sağlığımızı da muhafaza edelim, değil mi efendim [Devamı]
    Amazon Kindle'ı duydunuz mu
    Güven Sak, Dr. 09 Ocak 2010
    Biz burada farkında olmayabiliriz ama dünya hâlâ değişmeye devam ediyor. Değişmek derken öyle günlük itişmelere sos olsun, sütun dolsun diye gündeme getirilen "değişim"den bahsediyor değilim. Dünya son derece yapısal nedenlerle, çatır çatır değişiyor. Teknolojik değişim öyle kriz mriz de takmıyor. Bugünün sorusu şudur: Siz, hiç Kindle'ın dünyayı nasıl değiştirebileceğini düşündünüz mü? Bugünün meselesi budur. Merak edenleri aşağıya bekleriz. Kindle, Amazon tarafından satışa çıkarılan bir e-kitap (elektronik kitap) okuma aygıtı. İlk versiyon Kindle piyasaya sürüldüğünde, herhalde 2007 sonları filandı. Sonra 2009 yılında yeni versiyonlar pıtrak gibi çoğalmaya başladı. Amazon, bildiğiniz gibi bir sanal kitapçı olarak kurulmuştu. Şimdilerde giderek bir sanal süpermarkete dönüşme e [Devamı]
    Türkiye'nin gençlikle imtihan yılına hazır mısınız
    Güven Sak, Dr. 05 Ocak 2010
    2010 yılının ilk günlerindeyiz. İçinden bir süredir geçmekte olduğumuz süreç benim aklıma bu günlerde, her nedense, Charles Dickens'ın "İki Şehrin Hikâyesi"ni getiriyor. Başlangıcını hatırlıyor musunuz? Şöyledir: "Zamanların en iyisiydi. Ve zamanların en kötüsüydü." 2010 böyle anılmaya daha da fazla aday görünüyor. Öyle siyasi bir analiz filan yapacak değilim. Tam tersine, "Ankara itişmeleri"nin gerçek gündemi gölgelediğini düşünüyorum. 2010 yılını Türkiye'nin gençlikle imtihan yılı olarak görüyorum. Gelin bakın neden böyle düşünüyorum? 2010 yılı Türkiye'nin gençlikle imtihan yılı olmaya aday gibi durmaktadır. Ya bu yıl, gençlere "bu ülke sizi düşünmektedir" mesajı verilecektir ya da gençlerimiz kendi ülkelerinden umudu keseceklerdir. Gerçek bu kadar açık ortadadır. Bu neden bö [Devamı]
    Maliye politikasında kibirden öteye yol vardır
    Güven Sak, Dr. 31 Aralık 2009
    Maliye politikasının öngörülebilirliği meselesi 2010'un meseleler listesinin en başındadır. Dün yediğimiz hurmaların acısı 2010'da çıkmaya adaydır. Vaziyet ciddi ama umutsuz değildir. Sorun hükümetimizin ciddiyetindedir. Gelin bakın konu nedir? 2010 yılında belirleyici olacak eğilimlerden bahsetmeye başlamıştık. Geçen yazıda, 2010 yılının "bankaların ve banka dışı şirketler kesiminin dayanma gücünün sınanacağı" bir yıl olacağının altını çizmiştik. 2010 yılında dikkate almamız gereken ikinci husus ise kamu maliyesinin öngörülebilirliği meselesidir. Devletin bütçesini düzeltip düzeltemeyeceği, düzeltmek için neler yapacağı şimdiden belli değildir. Halbuki belli olmalıdır. 2010 yılında TBMM'den geçen bütçenin nasıl tutturulacağı konusundaki açıklamalar fazlasıyla "mişli, muşlu"dur [Devamı]
    Bir kamu kurumunun en popüler internet siteleri listesinde işi nedir
    Güven Sak, Dr. 26 Aralık 2009
    2008 yılı itibariyle Türkiye'de 26.5 milyon kişi internet kullanıyor. Bu rakam 2000 yılında 2.5 milyon kişiden ibaretti. 2008 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 40'lık bir artış olmuş. Yine öyle olsa, şimdilerde internet kullanıcısı sayısının 35 milyonu aşmış olması gerekir. Rakamlar yayımlanınca yine bir bakarız. Hiç merak ettiniz mi, bu kadar kişi internette ne yapıyor olabilir diye? Ben bir baktım. Başka ülkelere de baktım. Türkiye'de bir kamu kurumunun en popüler siteler listesinde otuz üçüncü sırada olduğunu biliyor muydunuz? Peki, başka ülkelerin internette en popüler siteler sıralamasında kamu kurumlarının bu sıralara pek ulaşamadıklarını biliyor muydunuz? Milli Eğitim Bakanlığımızın web sitesi, Türkiye'de en çok ziyaret edilen web siteleri sıralamasında otuz üçüncü sır [Devamı]
    2010'da şirketlerin dayanma gücü sınanacak
    Güven Sak, Dr. 24 Aralık 2009
    2010 yılı nasıl bir yıl olacak? Günün sorusu budur. İsterseniz hiç uzatmadan başlayalım. 2010 yılı, bankalarımızın ve de banka dışı şirketler kesiminin dayanma gücünün sınandığı bir yıl olacaktır. Buradaki "dayanma gücü" doğrudan doğruya şirketlerin, Sayın Başbakanımızın veciz ifadesiyle "zulalarının büyüklüğü" ile alakalıdır. Öncelikle bu zulanın manası iyi anlaşılmalıdır. Sonra ise şu dayanma gücü testine bir bakılmalıdır. İlk yanıtlanması gereken soru işe şudur: "2009 yılı neden bir göreli sükûnet içinde geçmiştir?" Yoksa hükümetimiz bir tedbir mi almıştır? Merak edenleri bekleriz efendim. "2010 yılını belirleyecek en temel eğilim ne olabilir?" deseniz, benim aklıma bu aralar hemen bu "dayanma gücü" kavramı gelir. Bence 2009 yılını belirleyen, bu kavram olmuştur. İsterseniz b [Devamı]
    Geçmişle hesaplaşma geleceğin yerini almamalı
    Güven Sak, Dr. 22 Aralık 2009
    Dün Referans "Genç girişimciler tedirgin" manşeti ile çıktı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) hafta sonu Ankara'da ülkemizin en geniş tabanlı genç girişimciler hareketini başlattı. Demokratik oda hareketi, kadın girişimcilerden sonra genç girişimcileri de bünyesinde örgütlemeye başladı. İyi de yaptı. Genç Girişimciler Kurulu Kongresi'nin ilki Ankara'da yapıldı. Toplantıya Türkiye'nin her tarafından 1500 delege katıldı. Toplantıya katılanlar gençlerdi. Katılımcıların yüzde 70'i 30-39, kalanı ise 20-29 yaşları arasındaydı. Peki, o manşet nereden çıktı? Genç girişimciler hakikaten rahatsız mıydı? Toplantıdan benim aldığım izlenimler azıcık farklıydı. Bakın nasıldı? Artık her toplantının başında salonun nabzını hemen tutabilmek mümkün oluyor. TOBB Genç Girişimciler Kurulu [Devamı]
    Platin talebi krize rağmen neden düşmüyor
    Güven Sak, Dr. 19 Aralık 2009
    Geçenlerde İngiliz Financial Times gazetesindeki habere göre yukarıdaki sorunun yanıtı gayet basit: Çünkü Çin'de düğün sayısı artıyor. Gelin bakın neden artıyor? Çin acaba daha tempolu büyür mü? "Bu kriz artık sona erer mi" diye merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Hatırlar mısınız bilmem. Bundan bir süre önce, "Çin'deki gelin kıtlığı problemi çözülmeden Çin, tasarruf eden bir ülke olmaktan çıkıp tüketime zor yönelir, bu küresel ekonomide zor toparlanır" mealinde bir yazı yazmıştım yine hafta sonu Referans'ına. Haziranın sonuydu. Yazı ( http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125045 ) mealen şöyleydi: Çin'de 1970'li yıllarda uygulamaya konulan tek çocuk politikası nedeniyle yeni doğan erkek bebeklerin kız bebeklere oranı 1.20'ye ulaşmıştı. Her yüz kız bebeğe karşın [Devamı]
    Çek Kanunu toparlanmayı yavaşlatır mı
    Güven Sak, Dr. 17 Aralık 2009
    Başlıktaki sorunun cevabı evettir. Gelin bakın neden hal böyledir. Vaziyet aynen o ifadedeki gibidir: "Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir." İyi niyetle başlatılan bir düzenleme çabası olumsuz sonuçlar üretmeye adaydır. 2007 yılından beri bu hükümet acaba kaç tane bu tür sakarlık yapmıştır? Sayısı galiba çoktur. Bazı işler yalnızca niyetiniz halisane diye olumlu sonuçlar vermez. Tevekkülden önce "Bu iş nereye gider" diye azıcık düşünmek gerekir. Kıssadan hisse budur ve en başta söylenmesinde fayda vardır. [Devamı]
    Türkiye COP15'te neyi hedeflemektedir
    Güven Sak, Dr. 12 Aralık 2009
    COP15'in ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansları serisinin on beşincisi Kopenhag'da (COP15) devam ediyor. Toplantı iki nokta üzerine odaklanıyor: Birincisi, güzel mavi küremizi daha uzun bir süre türümüz için yaşanabilir kılabilmek için bu gezegen üzerinde, bugünkü hayat tarzımızın neden olduğu, yıllık karbon emisyonlarına bir sınır getirmek. İkincisi ise mevcut hayat tarzımız her yıl artan oranda karbon emisyonuna neden olduğuna göre hayat tarzımızdaki değişikliğin getireceği faturayı kimin, nasıl üstleneceğine bir karar vermek. Bu kararlar verilebilecek mi? Galiba hayır. Aslında Kopenhag Zirvesi'ne doğru gidilirken buradan, Kyoto Protolü'nün yerini alacak bir anlaşmanın çıkabileceğine inanılıyordu. Anlaşma çıkmayacak ama nereye [Devamı]