Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Kötü bina yapan bedelini ödeyeceğini bilmelidir
    Güven Sak, Dr. 11 Kasım 2011
    Yapı denetiminin olmadığı yerde kural olmaz. Yapı denetimi hakkıyla yapılmıyorsa müeyyide uygulanamaz. Geçenlerde Amerika’nın New York Times gazetesinde Nesim Talip’in risk yönetimi ile ilgili bir yazısı vardı. Konu bankaların sistemde biriktirdiği riskin yönetimi ile ilgiliydi. Son derece günceldi. Yazı yayımlandığında bayramın başlarındaydık. Daha ikinci Van depremi olmamıştı. Evvelki günkü ikinci depremden sonra, deprem kuşağında yaşayan bir ülkede, deprem riskinin nasıl yönetilebileceği ile ilgili olarak neler düşündüğümü size açıklıkla bir yazayım istedim. Bu yazı işte o yazıdır. Risk yönetimi tekniklerinden esinlenilerek yazılmıştır. Merak edenleri aşağıya beklerim, efendim. Deprem riskinin nasıl yönetileceği meselesi uzaya roket göndermek kadar zor değildir. Bu riskin nasıl yönetile [Devamı]
    Huzur olmadan inovasyon olmaz
    Güven Sak, Dr. 08 Kasım 2011
    Herkesin kendi alanında kalabildiği sistemler, inovasyon ortamına elverişlidir. Çok alametler belirdi. Siz i söylenen laflara bakmayın. Alametlere bakın. Türkiye, çaktırmadan, 1930'ların devletçiliğine doğru geri dönmektedir. Lafa bakarsan özel sektörden yanayız ama uygulama öyle demiyor. 1930'larda, 1930 model devletçiliğin bir manası vardı. Memlekette özel alan yoktu. Simdi hükümetimizin bayraktarlığını yaptığı yeni devletçilik, doğrudan devletin dışında kalan özel alanı tasfiye etmeyi hedeflemektedir. Ortadaki alametler böyle. Gelin bugün size alametleri sayayım. Ve bunlardan birini, inovasyon sürecinde devletin rolünü yorumlayayım. Kararı siz verin. Türkiye Bilimler Akademisini (TUBA) devlet denetimine almak, özerkliğini hiçe saymak, 1930 model devletçiliğe özenmek demektir. TÜBİTAK'ın [Devamı]
    Yunanistan ve Almanya arasındaki R…
    Güven Sak, Dr. 05 Kasım 2011
    Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun Avrupa Birliği (AB) ile varılan anlaşmayla ilgili referanduma gitmeye niyetli olduğunu açıklaması Avrupa liderlerini şoke etti. Açıklama piyasalarda infiale yol açtı. Allahtan Papandreu Parlamento’dan güvenoyu çıkarsa referandum kararından vazgeçebileceklerini söyledi. Ancak referandum fikrinin gündeme gelmesi her şekilde endişe vericiydi. Zira bu durumda Almanya’nın da referanduma gitmesine ve böylelikle AB’nin mali kurtarma operasyonlarının tamamen ortadan kaldırmasına yol açabilirdi. Pandora’nın Kutusu’nu açan Papandreu oldu. [Devamı]
    Yerinizden kalkmayın ve kemerinizi bağlı tutun
    Güven Sak, Dr. 04 Kasım 2011
    Artık Avrupa'daki kriz nasıl seyrederse seyretsin Türkiye'yi her durumda aynı ölçüde olumsuz etkileyecek. Uçak seyahati sırasında, türbülans başlarsa öyle demezler mi? "Aman yerinizden kalkmayın ve kemerinizi bağlı tutun". Kendi emniyetiniz için elbette. Her zamankinden daha fazla temkinli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun uygulayacağı ekonomik tedbirleri halka sorma kararı Avrupa'yı karıştırdı. Ortada Yunanistan'a karşı bir nevi 'nankör kedi' tepkisi var. İzliyorsunuzdur. Avrupa referandumda çıkacak bir 'hayır' kararının ekonomiyi olumsuz etkilemesini bekliyor. Avrupa için böyle bir durumda beklenen şimdikinden daha büyük bir çalkantıdır. Bu ilk noktadır. Türkiye açısından bakıldığında da çalkantılı bir yeni döneme giriyoruz. Ama bana kalırsa Türki [Devamı]
    Bangkok sokaklarında timsahlar yüzer
    Güven Sak, Dr. 01 Kasım 2011
    Dünyada tek başımıza değiliz. Bize benzeyen ve de beceriksizlikte bizimle yarışabilecek bir ülke daha var: Tayland. 2011 Tayland için "Zamanların» en iyisiydi ve zamanların en kötüsüydü" diye anılmaya aday görünüyor. Aynı Türkiye yani. Daha bu yılın temmuzunda Dünya Bankası, bundan böyle Tayland'ın 4200 dolarlık kişi başı milli geliriyle alt orta gelirli bir ülke olmaktan çıktığını üst orta gelirli bir ülke olduğunu açıklamıştı. Aynı Türkiye gibi. Yine ağustosta yapılan seçimlerle Tayland askeri yönetimden çıktı. 1967 doğumlu Yingluck Shinawatra, hem Tayland'ın ilk kadın başbakanı oldu hem de 60 yıldan beri ülkenin başına geçen en genç siyasi lider unvanını aldı. Sonra bu yılın muson yağmurları beklenenden yoğun geldi. 2011'de Bangkok sokaklarında, aynı 19. yüzyıl sonunda olduğu gibi yine [Devamı]
    Bütün sorunların anası
    Güven Sak, Dr. 29 Ekim 2011
    Asıl sorun karar alıcıların 19. Yüzyıldan kalma meselelerle meşgul olmalarıdır. Van depremi etrafında gelişen organizasyon karmaşasını takip ediyor musunuz? Oradaki koordinasyon zafiyeti Türkiye’nin köklü sorunlarına işaret etmektedir. Hakikaten, Türkiye’deki bütün problemlerin anası nedir? Akla Kürt sorunu geliyor, değil mi? Ya da belki Ermeni sorunu? Bana kalırsa, 19. Yüzyıldan kalmış bu meseleler Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki asıl gündemi olamaz. Asıl sorun ekonomiyle ilgilidir. İzin verin açıklayayım:  Asıl sorun ülkenin yeni bir başlangıç yapmasına elverişli ortamı sağlayacak kurumsal kapasitededir. Türkiye ya yüksek gelirli bir ülke haline gelecek, ya da içinde bulunduğu orta gelirli ülke konumuna sıkışıp kalacaktır. Ancak birinci gruba erişilmesine olanak verecek tüm reformlar son on y [Devamı]
    99'dan beri bir arpa boyu yol gitmişiz
    Güven Sak, Dr. 28 Ekim 2011
    Van depremi gösterdi ki, Türkiye hâlâ gelişmekte olan ülkeler kategorisinden çıkamamıştır. Ülkeler ikiye ayrılır: Organizasyon kapasitesi gelişmiş olanlar ve diğerleri. İlk gruptakilere gelişmiş ülkeler diyoruz. İkinci gruptakilere ise gelişmekte olan. Van depremi gösterdi ki, Türkiye hâlâ ikinci grupta. 1999'da Marmara depreminden 2011 Van depremine memleketin organizasyon kapasitesinde belirgin bir gelişme gözlenmemektedir. En azından benim Van depremi çerçevesinde gördüklerimden çıkardığım sonuç budur. Deprem hepimizi üzdü ama üzüntü rasyonel değerlendirme kabiliyetimizi kaldırmamalı. Önce üç tespit yapayım, sonra yukarıdaki hüküm cümlesine nasıl vardığımı açıklayayım. İlk tespit şudur: Kızılay'ın yıkılan binalarda oturanların barınma sorunlarını düşünürken, hasarlı binalarda yaşayanlar [Devamı]
    Merkez Bankası hangi dilden konuşacak?
    Güven Sak, Dr. 25 Ekim 2011
    Umarım bugün Merkez Bankası kumda oynamayı bırakır ve belirsizlik ortadan kalkar. Türkiye'nin durumu hakkındaki kanaatimiz değişiyor. Bu aralar ben etraftan hep aynı soruyu duyuyorum. Mahcup biçimde yanıma geliyorlar. "Pardon", diyorlar, "vaziyetimiz hakikaten öyle bize anlatıldığı gibi iyi midir?" Vaziyetin iyi olduğuna inanmak istiyor gibiler. İşlerin kötü olabileceğini duyarlarsa, sanki çok üzülecek gibiler. Ama öyle ya da böyle, istemeye istemeye de olsa hakikati de duymak istiyorlar. Ama giderek artan bir kötümserlik eğilimi görüyorum. Geçiş dönemleri hep böyle oluyor. İyimserden kötümsere ya da kötümserden iyimsere geçiş öyle birden olmuyor. Artan kötümserleşmenin kurlardaki hareketlilikle yakından alakalı olduğunu düşünüyorum. Geçen hafta, Dünya Bankası ve TEPAV’ın düzenlediği bir t [Devamı]
    Gençler burada, işçiler nerede?
    Güven Sak, Dr. 21 Ekim 2011
    Anketlere göre ABD’Ii isçilerin yüzde 86'sı eylemciler ile aynı fikri savunuyor. "Ve dostlarım, hareketin bütün tarihini size şöyle özetleyebilirim: Önce sizinle ilgilenmezler, yokmuşsunuz gibi yaparlar. Sonra sizinle dalga geçerler, karşınıza geçip gülerler. Sonra size saldırırlar, sizi yakmaya çalışırlar. En sonunda kazanırsınız, adınıza anıtlar dikerler. Süreç Amerikan Birleşik Giyim İşçileri Sendikası için de böyle olacaktır." Bu tartışmalı ifade 1918 yılından kalma. İddiaya göre Mahatma Gandi böyle söylemiş. Simdi kimin söylediğini unutun. İfadeye Zuccotti Parkı sakinleri açısından bir bakalım, müsaadenizle. Önce hakikaten herkes onlar yokmuş gibi yaptı. Sonra dalga geçtiler. Simdi 'yakma' aşamasına doğru hızla ilerliyoruz. Ama bakın, "Wall Street'i işgal" eylemcilerini daha New York' [Devamı]
    Bu yargıyla yerli otomobil olmaz
    Güven Sak, Dr. 18 Ekim 2011
    Fikri mülkiyet hakları ile ilgili ihtilafların yargıda kolaylıkla çözülemediği yerde, katma değeri yüksek üretim olmaz. Bu ara bildiğimiz dünyada isyan ateşleri yanıyor. Hafta sonu dünyanın bin yerinde isyan gösterileri vardı. Yeni normalin eskisine benzemeyeceğinin en güçlü kanıtı ortalığı saran bu isyan ateşidir. Ben bugün bizatihi isyanların kendisi ile alakalı değilim. Bugün, bu yılın başından beri, takip ettiğim isyan gösterileri ile ilgili üç adet tespit yapmak istiyorum. Hem de böyle yazının tam da başında. Benim ilk gördüğüm şudur: Dünyada iki tür ülke vardır: Gösteriler sırasında göstericiden çok polisin zarar gördüğü ülkeler ile polisten çok göstericinin zarar gördüğü ülkeler. İngiltere ilk grupta, Türkiye ise hala ikinci gruptadır. Suriye'yi müsaadenizle değerlendirmeye bile alm [Devamı]