Stratejik ürün belirlemek için bir strateji belirlemek gerekir mi?
27 Ocak 2012
üzerine yazmak gibi bir niyetim hiç yoktu ama bu konuya son kez değinmek ve bu vesileyle Türkiye’nin sanayileşme ve inovasyon deneyimi üzerine kafamdaki bazı soruları sizinle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz son aylarda bu yerli otomobil konusunda bir dolu haber çıkıyor basın yayın organlarında. Süreç, hükümetin yerli otomobil üretecek “babayiğitler” aradığını en yetkili ağızlardan açıklaması ile başladı. Hazırlanmakta olan yeni sanayi teşvik düzenlemeleri kapsamında, (dünya çapında?) markalaşma kapasitesine sahip olmak üzere üretilecek yeni bir yerli otomobil stratejik ürün olarak değerlendiriliyormuş. Bu yüzden Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD), bu seçimin arkasındaki önemli stratejik hedefler doğrultusunda “siz bir yerli otomobil üretseniz çok hoş olur” diyen hükümetin iteklemesiyle,
[Devamı]
Yaz traşı - 1: Yaz(ᵼ) tatili, seyahatler ve gelişmiş ülke halleri
01 Eylül 2011
Bazı yazlık konular
[Devamı]
Eleştirilemezliğin dayanılmaz hafifliği
29 Haziran 2011
Bu köşede güncel konular üzerine, hele güncel siyasi gündem üzerine ahkam kesmiyorum normal olarak. Ancak geçen yazımın sonunda da vurguladığım gibi, güncel (siyasi) gündeme ilişkinmiş gibi gözüken kimi gelişmeler, çok daha derin soruları çağrıştırabiliyor. Nitekim ÖSYM'nin adını gündeme adeta çivileyen gelişmelere yönelik eleştiri ve protestoların topyekûn, eleştirenlerin/protestocuların ya bizzat provokatör olmalarından, ya da provokasyona gelmelerinden kaynaklandığı önermesi bende böyle çağrışımlar yaptı. Bu yazıda, bahsettiğim iddiaların bende yaptığı çağrışımlardan hareketle bilim felsefesindeki yanlışlanabilirlik kriterinden söz edeceğim. Sonunda lafın kuyruğunu, herhangi bir konuda seslendirilen her eleştiriyi, eleştirenlerin kimliğinden, bunların gizli ya da konuyla direk ilgili ol
[Devamı]
Bedava sirke baldan (her zaman) tatlı (mıdır?)
27 Mayıs 2011
Bu ayki yazımda deneysel ve davranışsal iktisatçıların hoşlandığı bir konu olan sosyal normlar ile piyasa normları ayrımına dair bir şeyler söyleme konusunda geçen aydan verilmiş bir sözüm var. Çok ilginç ve neşeli örnekleri olan bir konu bu. Bireysel davranışlarımız o sırada bulunduğumuz ortam/bağlamda hangi normların baskın olduğuna bağlı olarak biçimleniyor. Dostlarımız ya da yakınlarımızla ilişkilerimiz ya da gönüllülük bağlamında, maddi çıkar ya da nakit ödeme beklentisi olmaksızın yaptığımız faaliyetlerimiz sosyal normlara tabi. Arkadaşlarımızla gittiğimiz bir sinemada biletleri ısmarlamamızın; komşularımıza apartman yöneticisi olarak veya çocuğumuzun okuluna okul-aile birliği üyesi olarak (karşılığında para almaksızın) hizmet etmek için harcadığımız zamanın, yahut öğrencilerimizi b
[Devamı]