The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Değerlendirme Notu / Dr. Fatih Özatay
Financial Times’ın çok konuşulan 18 Nisan 2019 tarihli yazısı şöyle başlıyor: “Türkiye’nin Merkez Bankası döviz rezervlerini milyarlarca dolarlık kısa vadeli borçlanma ile güçlendirdi. Bu, analistler ve yatırımcılar arasında yeni bir lira krizi olması halinde, Merkez Bankası’nın lirayı savunma kabiliyetinin olduğundan daha fazla görünmesi sonucunu doğurduğu algısını güçlendirdi.” Yazının kapanışı da benzer: “Piyasadaki herkes Türkiye’nin, lirayı inandırıcı, güvenilir ve uzun soluklu bir biçimde savunabilecek düzeyde döviz rezervinin olmadığını biliyor.”
Financial Times’daki yazıyı şimdilik bir kenara bırakıp geçmişe seyahat yapalım ve İngiltere’nin Avrupa Para Sistemi (ERM) macerasına bakalım. 1999 başında yürürlükten kalkan bu sistemde iki üye ülkenin para birimlerinin birbirlerine karşı olan değerinin belli bir aralıkta dalgalanmasına izin veriliyordu. Bu aralığın dışına çıkma eğilimi belirdiğinde ise merkez bankaları müdahale ederek döviz kurunu bu aralığa çekmeye çalışıyorlardı. Bu aralığın genişliği, orta noktadan yukarıya ve aşağıya yüzde 2,25’er olmak üzere toplam yüzde 4,5 kadardı. İngiltere 1990’da ERM’e üye oldu. Çok geçmeden, 1992 Ağustosunda sterline karşı spekülatif bir atakla karşılaştı. Birkaç hafta içinde ERM’nin izin verdiği aralık içinde tutabilmek için parasının değerini 50 milyar dolara yakın döviz sattı piyasaya İngiltere Merkez Bankası. Ama yetmedi. Eylül ortasında faizleri yükseltti. Yine yetmedi. Hükümet faizlerin daha fazla yükselmesini istemedi. Sonuçta, İngiltere ERM’den çıkmak zorunda kaldı ve sterlin yüzde 15 oranında değer yitirerek ‘atlattı’ bu atağı.
Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.