The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Ankara - TEPAV, son dönemde alınan kararlarla görev zararlarının eksik gösterildiğini, ilave finansman maliyetlerinin doğduğunu ve mali şeffaflığın olumsuz etkilendiğini açıkladı.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan Mali İzleme Raporu - Şubat 2007 Bütçe Sonuçları yayımlandı. Raporda mali mevzuattaki gelişmeler de ele alındı. Mart ayında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile, geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2007 yılında da fakir ailelere kömür yardımı yapılması konusunda düzenleme yapıldığı hatırlatılan raporda, kömürün temin edilmesi ve dağıtılmasının Türkiye Kömür İşletmeleri(TKİ)'ne görev olarak verildiği ifade edildi. Raporda, 2007 yılında fakir ailelere dağıtılan/dağıtılacak kömür bedelinin 2008 yılına konulacak ödenekten Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılanması, 2007 yılında da bu ödemeye karşılık olmak üzere avans niteliğinde ödemelerde bulunulması öngörüldüğüne dikkat çekilerek şöyle denildi:
"Bu uygulamanın her yıl bu şekilde yapılması nedeniyle, yapılan işlem gecikmeli olarak bütçe hesaplarına yansıtılmaktadır. Bu ise dönemler arasında yüklenilen görev zararının büyüklüğü kadar mali farklılık oluşmasına yol açabilmektedir. Ayrıca, Hazine'nin bazı yıllar görev zararı karşılığı olmak üzere kuruma yapmış yapmış olduğu ödemenin toplam maliyetin altında kaldığı, dolayısıyla görev zararının eksik tahakkuk ettiği de görülmektedir. Görev zararı alacağının eksik ödenmesi durumunda TKİ bankalardan borçlanmak durumunda kalmakta ve ilave finansman maliyetini yüklenmektedir. Bu durumda, hem görev zararı bütçede eksik gösterilmekte hem de borçlanılan tutar kadar ilave bir finansman maliyeti TKİ tarafından üstlenilmiş olmaktadır. Nitekim, 2005 yılı sonunda kurumun Hazine'den alacağı 75 milyon YTL kredi kullanımından dolayı bir bankaya olan borcu ise 54 milyon YTL'dir. "
Görev zararı ödemelerinin genel kabul görmüş mali prensiplere benzer düzenlemelere göre bütçeye konulacak ödenekle avans olarak ve görev zararının oluştuğu yılda karşılanmasının en doğru uygulama biçimi olacağı belirtilen raporda, mevcut uygulama ile Hazine'nin ya piyasadan borçlandığı ya da kamu hizmetlerine yönelik harcamaları kısmak zorunda kaldığına dikkat çekildi.
Raporda, "2007 yılının seçim yılı olması nedeniyle dağıtılacak kömür miktarı ve aile sayısı artabilir. Bu durumda 2008 yılına aktarılacak görev zararı faturasının öngörülenin çok üzerinde olmasına yol açacaktır" denildi.
"Sağlık harcamaları kamuoyunun gözünden kaçırılacak"
Mali izleme raporunda, Mart ayı başında Resmi Gazete'de yayımlanan "Gelir Vergisi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la sosyal güvenlik kurumlarının devlet hastanelerine ve üniversite hastanelerine olan borçlarının mahsuplaşma, alacaktan vazgeçme ve terkin yoluyla silinmesinin düzenlendiği hatırlatıldı. "Bu yasal düzenlemeler ile bütçenin temel ilkelerinin başında gelen genellik ilkesine aykırı bir uygulama içinde olunmaktadır. Yani, gelir ve giderler bütçede gösterilmeksizin mali raporlara yansıtılmaktadır" denilen rapora şöyle devam edildi:
"Yapılacak terkin veya alacaktan vazgeçme ve kısmi silim uygulamalarıyla vazgeçilen tutarlar kadar kamu alacağı eksik gösterilerek kamu kesimi genel dengesi de iyileştirilmiş olacaktır. Burada etkiyi belirleyecek olan sosyal güvenlik kurumlarının tahakkuk ettirmedikleri tutarın büyüklüğüdür. Mali disiplin açısından harcama ve açık düşük gösterilirken, gösterilmeyen sağlık harcamaları tutarı kadar da sağlık harcaması parlamentonun ve kamuoyunun gözünden kaçırılmış olmaktadır. Kanun'un geçici üçüncü maddesinin üçüncü fıkrası ise, uzlaşma sağlandıktan sonra uzlaşılan belgelerin imha edileceğini düzenlemektedir. Bunun anlamı, bu belgeye konu olan alacağın borç olarak sosyal güvenlik kurumu hesaplarında görülmediğidir. Belgelerin imha edilmesi mali saydamlık ve hesap verme sorumlulukları açısından sakıncalı bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Son olarak, döner sermayelerin alacaklarının silinmesi, bu kurumların sundukları hizmetin miktarı ve kalitesi üzerinde yakın gelecek dönemde istenmeyen durumların doğmasına yol açabilecektir."