The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Değerlendirme Notu / M. Coşkun Cangöz
Geçtiğimiz haftalarda İngiliz haber ajansı Reuters, seçimlerin 19 Kasım’daki ikinci turu öncesinde IMF’nin 44 milyar ABD doları tutarındaki kredi ile tutumunu sertleştirdiğini raporlamıştı. Oysaki 2018 yılının Haziran ayında IMF yüksek enflasyon ve bütçe açıklarının yanı sıra iki katına çıkan dış borç nedeniyle yaşadığı krizden çıkmasına yardımcı olmak için Arjantin için 57 milyar ABD dolarlık bir kurtarma paketini onaylamıştı. Hatta 2018-2021 dönemini kapsayan bu program IMF tarihinin en yüksek tutarlı stand-by anlaşması olarak tarihe geçmişti. Ancak program Temmuz 2020’de sonlandırılmış ve geriye yüklü bir borç bakiyesi kalmıştı.
Arjantin’de ne olmuştu?
20. yüzyılın başında Arjantin, sığır eti, buğday ve diğer çiftlik ürünleri üretiminin yanı sıra çoğunlukla Avrupalı göçmenler ve onların soyundan gelen eğitimli işgücü sayesinde dünyanın en zengin 10 ekonomisi arasında yer almaktaydı. Ancak 1929 ekonomik kriziyle birlikte ihraç ürünlerine olan talebin önemli ölçüde düşmesi ve krizin arkasından başlayan İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan darbeler ve popülist uygulamalar, ekonomiyi kırılgan hale getirdi. Bunun sonucu olarak Arjantin önce 1982 yılında, daha sonra da 1988-1989 döneminde borçlarını ödeyemez hale geldi. 1930 yılından sonraki en büyük bunalımın yaşandığı 1998-2002 ekonomik krizi sırasında Arjantin yeniden temerrütle karşı karşıya kaldı. Sokak gösterileri ve yağmaların yaşandığı bu dönemde, siyasi istikrarsızlık zirveye ulaştı ve bir haftada beş cumhurbaşkanının görev yaptığı görüldü. Kriz sona erdiğinde ekonomi beşte bir oranında küçülmüştü, on binler ülkeden ayrılmıştı ve 100 milyar ABD doların üzerinde dış borç ödenememişti.
Arjantin ekonomisinin en büyük krizinin sonrasında uluslararası piyasadan borçlanma imkanı kalmamıştı ancak 2015 yılına kadar dönemin hükümeti popülist politikaları uygulamaya devam etti. Buna paralel olarak para basmak ve bankaları devlet tahvili almaya zorlamak gibi Ortodoks olmayan finansman yöntemlerine başvurdu ve dış borç yeniden yapılandırmalarını sonuçlandırmadı.
Değerlendirme notuna buradan ulaşabilirsiniz.