The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Değerlendirme Notu / Nilgün Arısan Eralp
Seçim sath-ı mailine fiilen girmiş bir Türkiye’de, gündemde hiç olmayan bir konu gibi dursa da önümüzdeki dönemde gerek dış politika, gerekse iç politika açısından önemli olabilecek Avrupa Birliği (AB) ve AB ile ilişkiler – her ne kadar bu konuyu çok fazla dile getirmeseler de- muhalefetin de gündeminde. Gündeminde olmasının önemli bir nedeni de, yapılan çeşitli araştırmaların ortaya koyduğu gibi Türkiye’de kamuoyunun, özellikle de gençlerin önemli bir yüzdesinin AB ile ilişkilerin olumlu yönde gelişmesini desteklemeleri.
Daha önceleri de çeşitli vesilelerle değindiğim gibi AB nezdinde Türkiye artık aday ülke olmaktan çoktan çıktığı gibi stratejik ortak da değil. Demokratik ülkeler liginde de görülmüyor. Bizzat AB yetkililerinin dile getirdiği gibi Türkiye, özellikle coğrafi konumu ve mülteciler/sığınmacılar konusunda oynadığı rol nedeniyle AB tarafından zoraki (unavoidable) bir ortak olarak nitelendirilmekte. AB’nin bu yaklaşımı geçtiğimiz yıl yayımlanan ve AB’nin gelecek stratejisini içerdiği söylenen “Stratejik Pusula” belgesinde de açıkça gözüküyor. Türkiye stratejik işbirliği yapılacak ülkeler arasında değil. AB’den farklı değerlere sahip, ne yapacağı öngörülemeyen, güvenilemeyen ama çok dikkatli bir şekilde işbirliği yapılması da zorunlu olan bir ülke. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ertesinde Türkiye’nin sürdürmeye çalıştığı denge politikası başlangıçta AB tarafından övülse de, Rusya’nın Türkiye üzerinden yaptırımları deldiği iddiaları ve ülkenin “Putin Rusyası”nın elinde giderek bir araç olmaya başladığı algısı Türkiye’ye şüpheli yaklaşımı iyice güçlendirmiş durumda.
Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.