The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Politika Notu/ Güneş A. Aşık, Serdar Sayan
Aralık 2019’da ortaya çıkan Covid-19 salgını ekonomik etkileri açısından, bugüne kadar gördüğümüz hiçbir şoka benzemiyor. Üretim ve talep daralması el ele gidiyor. Üstelik de hem arz yakasını hem talep yakasını birlikte vuran bu ekonomik etkiler, hemen hemen bütün ülkelerde eş zamanlı olarak ortaya çıkıyor. Kelimenin tam anlamıyla küresel bir şoku yaşıyoruz. Gezegenimizi böylesine sarsan salgını Harvard Üniversitesi’nden Kenneth Rogoff bir “uzaylı istilası”na benzetiyor. Covid-19’un yaratacağı kayıpların dünya gayri safi hasılasının yüzde 10’u ile yüzde 15’i arasında olabileceği, böylece 1929 yılındaki Büyük Buhranın etkilerini ikiye veya üçe katlayabileceği yönünde tahminler yapılıyor.
Tahribatın nihai büyüklüğü pandeminin ne kadar süreceğine bağlı ve bunu da şu anda kestirmek oldukça zor. Yine de istihdam kayıplarına dair değişik ülkelerden gelen veriler şimdiden ürkütücü. ABD ekonomisinde 14 Mart-21 Mart arasındaki işsizlik sigortası başvurularının sayısı 3,31 milyon ile tarihi bir seviyeye ulaşırken, bir sonraki hafta ikiye katlanarak 6,65 milyona ulaştı. 28 Mart ile biten hafta kaydedilen bu sayı, işsizlik yardımına ilk başvuruların sayısı itibarıyla 1930’lardaki Büyük Bunalım dahil Amerikan tarihinde görülmemiş bir seviyeyi temsil ediyor. ABD’de işsizlik oranının yüzde 30’ları geçebileceği telaffuz ediliyor. İsrail’de 2019’un son çeyreğinde sadece yüzde 3,6 olan işsizlik oranı, başta turizm ve diğer hizmet sektörlerindeki işten çıkartmalarla 2020’nin ilk çeyreği bitmeden yüzde 16,5’a fırlamış. Bu oranın önümüzdeki dönemde yüzde 25’e varabileceği konuşuluyor. Türkiye ise bu salgına zaten çok yüksek olan (2009 krizindeki değerleri de aşan) işsizlik oranlarıyla yakalandı: TÜİK 2019’un genel işsizlik oranını yüzde 13,7; tarımdışı işsizlik oranını da yüzde 16,0 olarak açıkladı. Zaten çok yüksek seyreden işsizliğe, Covid-19 yüzünden eklenecek işsizler ve bu boyutlarda işsizliğin özellikle düşük gelirli hanehalklarının gelirlerinde yol açacağı yıkım sorunu, vahim sonuçları olabilecek ekonomik ve toplumsal bir sorun olmanın ötesinde, büyük çaplı bir insani sorunun da habercisi.
Politika notunun tamamına erişmek için tıklayınız.