TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Dünya Bankası’nın son raporunun tartışıldığı toplantıda, Türkiye’de yükselen enflasyona dikkat çekildi.
ANKARA – TEPAV ile Dünya Bankası, 26 Haziran 2012 Salı günü Banka’nın, “Küresel Ekonomik Beklentiler 2012 - İstikrarsız Bir Dünyada Büyümeyi Yönetmek” başlıklı raporunun sunulduğu bir toplantı düzenledi. Toplantının açılışında konuşan TEPAV İstikrar Enstitüsü Direktörü Süreyya Serdengeçti, krizle birlikte makro politikanın çok daha karmaşık hale geldiğini ve Türkiye’de 2010 yılından bu yana mali istikrar elde edilmeye çalışılırken fiyat istikrarından ödün verildiğini ifade etti.
TEPAV’da yapılan toplantıda konuşan Serdengeçti, son 5-6 yıl incelendiğinde küresel krizde toparlanmanın neredeyse 1930’lardaki gibi çok uzun sürdüğünün ve ciddi iniş-çıkışların halen devam ettiğinin ön plana çıktığını söyledi. Serdengeçti, ''İşte bu boyut, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri çok fazla etkiliyor. Şu anda bir risk daha karşımıza çıkıyor, o da küresel likidite bolluğu. Normalde bunu olumlu değerlendiririz ama şu anda bu bolluk, çok büyük ve istikrarsız sermaye akışlarına neden oluyor'' dedi.
“Avrupa’daki kriz gittikçe kötüleşebilir”
Dünya Bankası Türkiye Baş Operasyonlar Sorumlusu Florian Fichtl’in yaptığı kısa konuşmanın ardından sözü Banka’nın Kalkınma Ekonomisi Grubu Müdürü Andrew Burns aldı. “Küresel Ekonomik Beklentiler 2012 - İstikrarsız Bir Dünyada Büyümeyi Yönetmek” başlıklı raporun önemli bulgularını katılımcılarla paylaşan Burns, 2012'nin ilk 4 ayında neredeyse tüm dünyada ekonomik aktivitelerin çok güçlü olduğunu ancak mayıs ayından itibaren aktivitelerin yönünün aşağıya doğru dönmeye başladığını kaydetti. Burns, şöyle devam etti:
''Bu ülkeler, yapısal reformlara odaklanarak, orta ve uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi yakalamayı hedeflemelidir. En temel öngörümüz değil ama Avrupa'daki kriz muhtemelen gittikçe kötüleşecek, çok daha ağır bir krize dönüşebilecek. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin buna hazırlıklı olmaları gerekiyor. 'Nasıl daha dengeli politikalar üretebiliriz ve nasıl 2008-2009'da olduğu gibi tamponlar oluşturarak kendimizi koruyabiliriz?’ Bunlara odaklanmalılar.''
Önümüzdeki dönemde en kırılgan ülkelerin kısa vadeli borç oranı yüksek olanlar, işçi dövizine bağımlı olanlar, turizm ülkeleri ve emtia ihraç edenler olarak sıralayan Andrew Burns; Türkiye’nin rezervlerine oranla kısa vadeli borcunun yüksekliğine dikkat çekti.
Katılımcılardan yapısal reform çağrısı…
Geçilen panel kısmında ise Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomisti Marina Wes, Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Uğur Gürses ve TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Ozan Acar konuşma yaptı.
Türkiye’ye ilişkin değerlendirme yapan Marina Wes, şöyle konuştu:
''Cari açık çok büyük ama bunun en yüksek noktaya ulaştığını, önümüzdeki aylarda düşeceğini tahmin ediyoruz. Bazı alanlarda ise halen endişeliyiz. Türkiye'nin yenilenen bir yapısal reforma ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. İşletme maliyetlerini düşürecek, işgücü piyasasının esnekliğinin geliştirecek çalışmalara ihtiyaç var. Türkiye'nin iç tasarruf oranlarının artırılması gerektiğini de düşünüyoruz.”
Raporu beklediğinden “ürkütücü” bulduğunu vurgulayan Uğur Gürses ise, finansal sistemde çok daha sert bir küçülmenin devam edeceğini ve gelinen noktada merkez bankalarının yapacağı fazla bir şey kalmadığını söyledi. Türkiye’nin de bu anlamda Avrupa bölgesine bağlı olduğunu ve en büyük kırılganlığının bu olduğunu ifade eden Gürses, “Hala vakit varken yapısal reformlar hızlandırılmalı” dedi.
“Kamu maliyesi daha iyi durumda olabilirdi”
Ozan Acar da Türkiye’de bugün kamu maliyesinin daha iyi durumda olabileceğini ancak krizin ardından kamunun faiz dışı harcamalarını bütçe gelirleri yoluyla artırdığını söylerken, “Burada 38 milyar dolar gibi bir harcama yapılmayabilirdi” dedi. Özel kesimin harcamalarındaki artışa da işaret eden Acar, Türkiye’nin bugün 2008 yılının Türkiye’sinden zayıf olduğuna değindi. Enflasyon rakamlarındaki sıkıntının da altını çizen Acar, “Gelişmekte olan ülkeler arasında enflasyonu en çok artan da enflasyonu en çok olan ülke de Türkiye” diye konuştu.
Toplantı katılımcılardan gelen soru ve katkılarla devam etti.
Aşağıda Yönetici Özeti paylaşılan rapora ulaşmak için tıklayınız.