TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Dinledikçe daha çok öyle hissediyorum. Cambridge Analytica şirketi Eski Yunan mitolojisindeki Prokrustes’e benziyor. Dijitalizasyonun karanlık tarafında, pek çok şeyin yanı sıra Prokrustes’in yatağı da bulunuyor bu durumda. Aslında veri analitiği şirketlerinin, bu dijital iz sürücülerin, ille de Prokrustes’e benzemeleri gerekmiyor. Ama Amerika’da Trump, İngiltere’de Brexit kampanyasına destek sağlayan Cambridge Analytica, Prokrustes’e, o eski zaman eşkıyasına çok benziyor doğrusu. Çok değil, 10 yıl içinde geldiğimiz nokta bu.
Her dokunduğunuzda dijital aleme, bir iz bırakıyorsunuz
Eskiden böyle değildi. 2007 yılında Steve Jobs Apple şirketi adına yaptığı sunumla ilk akıllı telefon olarak iPhone’u tanıtırken, Facebook’un kullanıcı sayısı daha 30 milyon kişi kadardı. Şimdi Ocak 2018 itibariyle, Facebook kullanıcılarının sayısı 2,2 milyara yükselmiş durumda. Zaman içerisinde Facebook sosyal medyada önemli bir platforma dönüştü. O platform, bu kadar insanı bir oraya bir buraya yönlendirip, etkileşim içinde tutuyor ve çevrimiçi (online) olmalarına imkan sağlıyor. 2,2 milyar insan, dijital aleme Facebook vasıtasıyla dokunuyor. Dokundukça iz bırakıyor. Facebook elbette tek mecra değil. Google var. Amazon var. Twitter, Instragram, Snapchat, Baidu, WeChat, AliBaba var. Hepsi de milyarlarca insanın dijital çağa dokunmasına, çevrim içi olmasına imkân sağlıyor.
Bu kadar insan oraya buraya dijital iz bırakmaya başlayınca, bu durumun reklamcıların ilgisini çekmemesi düşünülemezdi. Nitekim başından beri hep öyle oldu. Ama şimdi ortada bir niteliksel değişim var. Yapay zeka ile artan imkanlar her şeyi olduğu gibi reklamcılığı da değiştiriyor. Eskiden etrafta online reklam şirketleri vardı. Reklamları kimlere doğru yönlendireceklerine bakıp dijital izleri sürerek, şirketlerin reklamlarını doğru hedeflere yönlendirirlerdi. Eskinin siyasi reklamları da böyleydi. Size nereye yönelmeniz gerektiğini söylerlerdi. Videonuzu, reklam afişinizi oraya atardınız. Şimdi öyle değil. Şimdinin çevrimiçi reklam şirketleri, zaten kendilerini o günkü reklam şirketlerinden de ayırıyorlar. Onlar veri madenciliği/analitiği üzerine odaklanmış teknoloji şirketleri artık. Eskiler Prokrustes’e benzemiyorlardı. Yeniler öyle. Nitelik değişimi dediğim bu işte.
Etraf dijital izlerle dolunca, dijital izleri takip edebilecek iz sürücülere iş çıkıyor
Siz her tuşa dokunduğunuzda, bir iz bırakıyorsunuz bilgisayarınızla. Aynı şeyi akıllı telefonunuzla da yapıyorsunuz. İşte veri madenciliği/analitiği şirketleri de dijital çağın iz sürücüleri olarak pıtrak gibi bitiyorlar. Ne yapıyorlar? Her yerden gürül gürül akan veri nehirlerinden özellikle “size ait” verileri hızla ayrıştırabiliyorlar. Tuşa basışınızdan, psikolojik durumunuz tahlil edebiliyorlar. Neye sinirlendiğinizi, neden korktuğunuzu, neden hoşlandığınızı bilebiliyorlar. Sonuçta, ayrıca farklı mecralarda bıraktığınız izlerin tamamını bir araya getirip bütüncül bir analiz de yapabiliyorlar.
Dijital aleme dokunuşunuzdan, ruhsal durumunuzu bile analiz edebiliyorlar
Yandaki grafikler, veri analitiği şirketlerinin, kişisel verilerden hareketle ne tür analizler yapabildiklerini gösteriyor. Ortada konuyla ilgili bir sürü akademik çalışma var sonuçta. Mesela Facebook’ta “like” tuşunu kullanışınızdan, yüzde 85 başarıyla hangi siyasi partiye oy attığınızı bilebiliyorlar. Yüzde 95 olasılıkla hangi milletten olduğunuzu da tahmin edebiliyorlar. Cinsiyetinizi, cinsel tercihlerinizi, anne babanızın boşanmış olup olmadığını filan hep tahmin edebiliyorlar.
Yetmiyor. Tuşa basma ritminden sinirli mi, sakin mi, dinlenmiş mi yoksa yorgun mu olduğunuzu analiz edebiliyorlar. Bu durumda nereleri gezdiğinizi yanına ekleyebiliyorlar. Çevrimiçi iken neleri izleyip neleri okuduğunuzda daha fazla kızdığınız ya da daha mutlu olduğunuz üzerine de laf edebiliyorlar. Benim bozuk iPhone nedeniyle bir türlü tuşa basamayışım acaba nasıl duruyordur diye meraklandım ben mesela. Çalışmayı okuyunca. (http://www.pnas.org/content/110/15/5802)
Yetmiyor. Telefon kayıtlarınızdan ve akıllı telefon uygulamaları kullanımınıza ilişkin kayıtlardan dengeli mi, dengesiz mi olduğunuza da bakıyorlar. Grafiklere bakın isterseniz, hepsi orada görünüyor. Ürkütücü mü? Evet. Ama en ürkütücü yanı ne? Size ait verileri ya size sormadan kullanıyorlar bu tür analizler için ya da daha ürkütücü olanı, herhangi bir siteye girip bir şey okumak istediğinizde, devam etmeniz için önce bir soruyu yanıtlamanızı istiyorlar ve siz düşünmeden “evet” deyip, mevcut düzenlemelere göre kişisel verilerinizi kullanmalarına izin veriyorsunuz. Anlık bir karar verip, izlenmeyi kabul ediyorsunuz. Cambridge Analytica ise bir adım daha atıyor karanlık tarafa doğru. Ruslar bugün Türkiye dâhil Batı alemini destabilize etmek için neler yapıyorlarsa sosyal medyada, işte Cambridge Analytica da ona altlık sağlayacak işi yapıyor.
Cambridge Analytica karanlık tarafa nasıl kaymış?
Cambridge Analytica bakın ne yapıyor? Facebook’un reklam verenlere sağladığı imkanları, yalnızca yasal imkanları kullanarak, verilerinizi izinsiz derlemekte kullanıyor öncelikle. Yaklaşık 40 milyon kişiye ait Facebook verisini, 270 bin kişinin katıldığı bir anket vasıtasıyla, topluyor sonuçta. Anketi de reklam veren bir şirket olarak yapıp analiz ediyor. Adı da Cambridge, malum, üniversiteyi akademik bir değeri yansıtıyor.
Yetmiyor. Ayrıca sizin bir konuda daha fazla sinirlenmeniz ve daha fazla tepki göstermeniz için sizi rotadan attıracak bir trafiği de size yönlendiriyor. Bu amaçla türetilen yalan haberlerin mesnedi burada yapılan analizler oluyor. Doğru tasarlanmış yalan haberlerle “veriye dayalı davranış değişikliği” realize edilebiliyor. Aslında veriye dayalı davranış değişikliği, sağlık alanında kullanılınca ne kadar manalı duruyor? Ama bu bağlamda ne kadar yanlış çağrışımlar yapıyor? Cambridge Anaytica’nın eski bir dijital-askeri-savunma kompleksi firmasının devamı olduğunu da buraya ekleyeyim unutmadan. Bu çağın yeniliği de bu sanırım. Bir ara ne düşündüğümü anlatırım.
Hiç Cambridge Analytica’nın twitter hesabına baktınız mı?
Hiç Cambridge Analytica şirketinin Twitter hesabına girdiniz mi? Girip bir bakın derim ben @CamAnalytica’ya. Son günlerde dijital çağın karanlık tarafının temsilcisi artık o. Eskiden bitcoin’e böyle bakardık, şimdi Cambridge Analytica’ya öyle bakıyoruz. Twitter hesabının arka fonunda, “Veriye dayalı davranış değişikliği” (data driven behaviour change) yazıyor. Eskiden olsa bana üstadımız Keynes’in “Veriler farklı bir duruma işaret ettiğinde, ben görüşlerimi değiştiririm. Ya, siz ne yaparsanız?” deyişini hatırlatırdı. Sağlık sektöründe ne kadar munis duruyor “veriye dayalı davranış değişikliği” dediğim işte bu. Ama şimdi dijital dünyanın karanlık tarafında olduğumuz için ben “Verilere dayalı olarak, herkes aynı hizaya sokulur” diye anlıyorum doğrusu. Bu durumda, dijitalizasyon süreci bir nevi Prokrustes’in yatağı oluyor tabii. Cambridge Analytica da Prokrustes’in ta kendisi.
Neden Cambridge Analytica bana Prokrustes’i hatırlattı?
Gelin önce Eski Yunan mitini anlatayım: Attika’da, Atina’ya giden yol üzerinde, yaşayan bir eşkıya/hancı Prokrustes; yoldan geçenleri dinlensinler diye kendi evinde ya da hanında ağırlarmış. Sofraları meşhurmuş. Gece uyku vakti geldiğinde misafirlerini kendi özel demir yatağına bağlar, herkesin yatağa uymasını sağlamak üzere gece işine başlarmış. Özel yapım demir yataktan taşan kısımları keser ya da yatağa küçük gelen tarafları da çeke çeke uzatmaya çalışırmış. Yolculara ebatlarına uygun yatak vermez, herkesi kesip biçerek kendi özel yatağına uygun hale getirmeye çalışırmış. Prokrustes’in yatağı, tarih boyunca tek tip insan yaratma projelerinin simgesi, böyle bakarsanız. Şimdi dijitalizasyonun karanlık yüzünde işte bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Yaptığı veri analizleri ile Cambridge Analytica, insanların zaaflarından yararlanarak, gerekirse yalan haber üreterek nasıl siyasi sonuç alınabileceğini gösteriyor. Aynı Prokrustes gibi insanların benzer tek tip tepkiler vermesi için nasıl etkiler altında tutulmaları gerektiğini gösteriyor. Kahneman ve Tverky bize verinin tek başına insanların kararlarını, önyargılarını değiştiremeyeceğini yaptıkları psikolojik testlerle göstermişlerdi. Fikirlerde değişim yaratabilmek için, ortaya güçlü bir hikaye konulması gerekiyor. Verileri destekleyecek, güçlü bir hikaye. Ortada bir hikaye yoksa, o vakit, o hikayenin imal edilmesi gerekiyor elbette. Yalan ya da yanlış haber (fake news) dediğim de o zaten. İyi kurgulanmış bir hikaye çerçevesi işe yarıyor.
Peki, Facebook niye buna alet oluyor?
Bütün bu veriler Facebook’tan derlenmiş ve kişisel bilgiler korunmamış. Peki, bu neden olmuş? Facebook bu tek tip tepki verme projesine nasıl alet olmuş? Gayet basit bir nedenle. Para kazanmak için elbette. Şimdi mesela Facebook yatırımcıları, herkes Elon Musk gibi Facebook hesaplarını kapatır diye mi Facebook hisse senetlerinden kaçıyor? Zannetmem. Zaten milyonlarca insan hesaplarını kapatıyor filan da değil.
Ama ortada bir borsa tepkisi var. Skandalın Amerikan New York Times ve İngiliz The Guardian gazetelerindeki haberlerle duyulduğu 16 Mart Cuma gününden 23 Mart Cuma gününe kadar Facebook hisse senedi 185 dolardan 159 dolara geriledi. Haftalık kayıp yüzde 15 civarında. Az değil. İnsanlar Facebook hesaplarını kitleler halinde kapatmıyorsa, neden? Bana kalırsa, bundan sonra kamu düzenleyici otoritelerinin kişisel verilerin korunması konusunda alacağı tedbirlerin, Facebook reklam gelirlerine olası olumsuz etkisi nedeniyle. Kişisel verilerin korunması ve seçim sürecinin işleyişine yabancı ülke müdahalesinin bu kadar gündemde olduğu bir dönemde, zecri tedbir olmadan olmaz gibi duruyor. Dijitalleşmenin lay lay lom dönemi sona eriyor.
Dijitalleşmenin lay lay lom dönemi artık sona eriyor, teknoloji devlerinin işi artık zor
Şimdi bu noktadan sonra, doğrusu ya teknoloji devlerinin işi çok zor olacak gibi duruyor. Avrupa Birliği, yeni düzenlemesini geçen hafta açıkladı. Amerika’da Federal Ticaret Komisyonu, konu ile ilgili inceleme başlattı. Amerikan Kongresi de hadiseye el koydu. Yakında Kongre’deki toplantıları izleriz. Ben de size izlenimlerimi anlatırım.
Şimdi dijitalizasyonun karanlık tarafının, Prokrustes’in yatağına ne kadar benzediğini görmüş olduk. Dijital çağ, tek tip ve benzer tepkiler veren insanlar yaratmak için elverişli bir dizi araç getiriyor. Önceleri siyasette egemenlik kurmak için tek tip analizleri coşturmak üzere dünün medyası, gazeteleri ve televizyonları vardı. Artık veri madenciliği/analitiği var. Meraklısına doğru yatırım tavsiyesi açık sanırım. Eski medyadan çıkın, veri madenciliği/analitiği işine odaklanın. Bu işin şakası. Aslına bakarsanız, yeni teknolojik devrim, ahlaki normların da güncellenmesini, çağa uyarlanmasını bir zorunluluk haline getiriyor. Şimdi bizim oturup AI çağında beşeri bilimleri bir bütün olarak ne yapacağız diye sıkı bir düşünmemiz gerekiyor doğrusu. Çok işimiz var çok.
Bu köşe yazısı 26.03.2018 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
18/12/2024
Güven Sak, Dr.
17/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
14/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
13/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
12/12/2024