TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Toplam Faktör Verimliliği (TFV) önemli bir kavram. Herhangi bir dönemde bir ülkedeki milli gelir düzeyini üç unsura bağlamak mümkün: Sermaye, işgücü ve verimlilik. Dolayısıyla büyüme oranı, bu üç unsurdaki büyüme oranının ne düzeyde olduğuna bağlı. Sermaye ve işgücünü ve ne oranda büyüdüklerini ölçmek mümkün. TFV’nin büyüme oranını, kabaca milli gelir büyüme oranının sermayenin ve işgücünün büyüme oranları ile açıklanmayan kısmı olarak tanımlamak mümkün. Çalışmalar, herhangi bir ekonomide uzun dönemli büyümenin temel kaynağının TFV büyümesi olduğunu gösteriyor. Buradan yola çıkarak, TFV büyümesine dayanmayan bir milli gelir büyümesinin (yıllık değil de daha uzun süreli, mesela en az 5 yıllık) sürdürülebilir olmayacağı belirtilebilir.
Dört araştırmacı, yeni yayınlanan bir çalışmada, 1995-2007 döneminde İspanya’nın diğer gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha yüksek bir oranda büyüdüğü dönemi mercek altına alıyor. Bu dönemde İspanya’nın ortalama büyüme oranı yüzde 3.5 düzeyinde. Bu oranı küçümsemeyin: Birincisi, az önce belirttiğim gibi, gelişmiş ülkelere kıyasla yüksek bir büyüme oranı. İkincisi, Türkiye 2012-2015 döneminde yüzde 3.3 oranında büyüdü. İspanya’nın o dönemdeki büyüme oranı açısından dikkat çekici unsur şu: TFV büyümüyor; aksine yüzde 0.7 oranında düşüyor. Oysa aynı dönemde Avrupa’da TFV yüzde 0.4 oranında büyüyor. Dolayısıyla, ilk paragrafta vurguladığım husus dikkate alındığında bayağı sorunlu bir büyüme performansı İspanya’nın büyüme performansı.
Yüksek sayılabilecek bir oranda büyümeye rağmen TFV’nin düşüyor olması çoğu iktisatçının ilgisini çekmiş elbette. Sözünü ettiğim çalışmanın öncesinde yapılmış ve aynı dönemi inceleyen başka çalışmalar da var. Bu çalışmaların bulguları oldukça önemli: Birincisi, Avrupa Para Birliği’ne üyelik sonucunda İspanya’ya oluk gibi akan düşük faizli dış kaynak yatırımlarda çarpıklığa yol açıyor. Yatırımlar çoğunlukla düşük verimlilik düzeyindeki alanlarda, özellikle de inşaat sektöründe yoğunlaşıyor. İkincisi, inşaat sektöründeki bu yoğunlaşma ile devletin açtığı ihalelerin yakın bir ilişkisi var. Üçüncüsü -ki sözünü ettiğim çalışmanın yeni bir bulgusu; ahbap-çavuş kapitalizmi, dolayısıyla yolsuzluklar, başarılı olmak için devlet desteğinin önemli olduğu sektörlerde (sadece inşatta değil) yatırımların yoğunlaşmasına yol açıyor. Çalışma, bu üçüncü olgu olmasaydı, İspanya’da 1995-2007 döneminde TFV’nin düşmek yerine ortalamada yüzde 0.3 oranında büyüyecek olduğuna işaret ediyor. İspanya’nın 2007 sonrasında içine düştüğü belalı durumda düşük verimliliğe sahip alanlarda yatırımların yoğunlaşmış olmasının da elbette rolü var ama çalışma bununla ilgili değil.
Bizim açımızdan önemli olan şu: Söz konusu bulgulardan Türkiye açısından alınacak çok ders var. Elbette kulağını uyarılara tıkamamış olanlar için geçerli bu belirttiklerim. Ne yazık ki bu kutuplaşma ortamında kulaklar uyarılara açılmıyor.
Meraklısı için not: Sözünü ettiğim çalışmanın bir özeti için http://voxeu.org/article/growing-spain-1995-2007 adresine bakılabilir.
Bu köşe yazısı 25.05.2016 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/12/2024